Перевод: с турецкого на все языки

со всех языков на турецкий

açık seçik

См. также в других словарях:

  • açık seçik — sf., ği 1) Çok açık, çok belirgin 2) zf. Çok açık, çok belirgin bir biçimde Bu iki örnek de açık seçik gösteriyor ki çocuklarımızı kendi yetiştiğimiz gibi yetiştirmek hakkı bize verilmiş değildir. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • açık — sf., ğı 1) Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı Açık pencerenin önünde denize karşı saatlerce dertleştik. R. N. Güntekin 2) Engelsiz Açık yol. 3) Örtüsüz, çıplak Açık baş. 4) Boş Kâğıtta açık yer kalmadı. 5) Görevlisi olmayan, boş (iş, görev) …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • açık seçiklik — is., ği Açık seçik olma durumu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hayal meyal — sf. 1) Belli belirsiz, açık seçik olmayan Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız / Hatırası bile yabancı gelir. C. S. Tarancı 2) zf. Belli belirsiz, açık seçik olmayan bir biçimde Uçaktan korkmanın utanılacak bir şey olduğunu hayal meyal duyuyordu. B …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ayan beyan — zf. Besbelli, apaçık, açık seçik bir biçimde Fakat hepsinin yüzünde korku ve endişe emarelerini ayan beyan görmüştüm. Y. K. Karaosmanoğlu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bulanık — sf., ğı 1) Bulanmış olan, duru olmayan Koltuğuna oturdu, Haliç in bulanık sularına daldı. F. R. Atay 2) Bulutlu, kapalı (hava) 3) Açık seçik görünmeyen, net olmayan Bulanık görüntü. 4) Donuk, anlamsız, fersiz (bakış) Dimdik oturuyor, bulanık ve… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gündüz gözüyle — zf. Gündüzün, gündüz vakti, gün ışığında, her şeyin açık seçik görüldüğü saatlerde …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • karışık — sf., ğı 1) Ayrı nitelikteki şeylerden oluşmuş Karışık salata. 2) Karışmış olan, düzensiz, dağınık, intizamsız 3) Saf olmayan Karışık süt. 4) Çalkantı, kargaşa, gerginlik içinde olan Bana ne, bu bir yığın ne olduğunu anlamadığım, karışık… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • köksüz — sf. 1) Kökü olmayan 2) mec. Temeli, dayanağı veya aslı olmayan Açık seçik bilgilere dayanmayan bir memleket sevgisinin ne kadar köksüz, ne kadar verimsiz olduğunu acı acı düşündüm. B. R. Eyuboğlu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • net — sf., Fr. net 1) Bütün çizgileri belirgin olan, gözün bütün ayrıntılarıyla algılanan, iyi görünen 2) İyi duyulan (ses) 3) Kesintilerden sonra geri kalan miktarda olan, safi Bin beş yüz net veriyorlardı, vergi, sigorta çıktıktan sonra. H. Taner 4)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • netleşmek — nsz Net, açık seçik, iyi bir duruma gelmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»